Kategori: Pazarlama
Görsel Telifi: OpenAI
Bayram Şenakar
28 Haziran 2024
Pazarlamada Sürüngenlere Odaklanın
Sürüngen beyin, diğer bir tabirle eski beyin, bizim asıl karar verme merkezimizdir. Ana değerlendirme, yorumlama ve karar verme merkezidir. Süregelen yıllarda pazarlamaya ilgisi olmayan insanların dahi duyduğu “duygulara hitap edin” mottosu, yanlış olmasa da asıl odaklanılması gereken kısım değildir.
Beyin, üç ana bölümden oluşur: Sürüngen (Eski) beyin, orta beyin ve yeni beyindir.
Yeni beyin düşünür, rasyonel verileri işler.
Orta beyin hislerle ilgilidir, duyguları ve içten gelen hisleri işler.
Eski beyin ise orta ve yeni beyinden gelen verileri de katarak karar verir.
Tıpkı 80-20 kuralında olduğu gibi, burada da %80’lik gelen veri beynin %20’lik olan kısmında sonuç bulur, yani sürüngen beyinde. Bu fonksiyon insanların bilincinde olmadan gerçekleşir.
Evrimin Farkında Olun
Sürüngen beyin milyonlarca yılda evrimleştiği için karışık mesajları tam anlamıyla algılayamaz. Bu yüzden yeni pazarlama trendlerinden faydalanırken, pazarlamanın temelinden gelen mitleri de atlamamak, hatta referans almak önemlidir.
Milyonlarca yıl evrimleşen bu beyin, doğal olarak hayatta kalma içgüdüsüyle çalışır. Hayatta kalma içgüdüsünün en önemli varlığı benmerkezciliktir. Bu içgüdü olmasaydı belki de şu an pazarlamadan bahsedemiyor olacaktık.
Globalleşme yolunda ilerleyen, çeşitli zorluklardan geçen bir markaysanız ve vereceğiniz mesajın tüm dünyada, farklı dillerde ve aynı şekilde anlaşılmasını istiyorsanız, pazarlama stratejilerinizi sürüngen beynini hedef alarak oluşturmalısınız.
İşte bu noktada, pazarlamanın temel ilkelerine dönmek ve basit, anlaşılır mesajlar vermek gereklidir. Karmaşıklıktan uzak, doğrudan ve net mesajlar, sürüngen beyin tarafından daha kolay algılanır ve böylece markanızın global ölçekte daha etkili bir iletişim kurmasını sağlar.
Net Mesajlar Verin
Markanızın mesajlarının net ve anlaşılır olması, hedef kitlenizin dikkatini çekmenin anahtarıdır. Sürüngen beyin, karmaşık ve dolambaçlı mesajları anlamakta zorlanır. Çünkü ilkeldir. Ürün veya hizmetinizin faydalarını basit ve doğrudan bir şekilde iletmek, potansiyel müşterilerinizin ilgisini daha kolay çekecektir.
Örneğin, bir ürünün özelliklerini anlatırken teknik terimlerden kaçınmalı ve kullanıcıya sağladığı doğrudan faydaları vurgulamalısınız. “Detayları yakalamak için en iyisi” gibi basit ve net bir ifade, “498 MP kamerasıyla yüksek derinlikte fotoğraflar çekmenizi sağlar” ifadesine göre sürüngen beynin dikkatini çekmek için daha ideal ve anlaşılırdır.
Esasen tüm konu, anlaşılır olmaktır. Teknik kitleye hitap eden bir ürün satmadığınız sürece teknik detaylardan bahsetmek, seramik bardak üretiminde kullandığınız hammaddenin kalitesinden bahsetmek müşteri için bir anlam ifade etmez. Tam tersine üründen soğutur.
Zıtlıklara Başvurun
Zıtlıklar, sürüngen beyni harekete geçiren güçlü araçlardır. İnsan beyni, zıtlıkları fark etmek ve onlara tepki vermek üzere evrimleşmiştir. Verdiğiniz mesajlarda zıtlıklara yer vermek, hedef kitlenizin dikkatini çekmek için en etkili yöntemlerden birisidir.
Örneğin, sıkça gördüğümüz “Öncesi ve Sonrası” karşılaştırmaları sürüngen beynin hızlı karar verme içgüdüsünü tetikler. Aynı şekilde, “Bugün ve Yarın”, “Doğru ve Yanlış” gibi karşıt kavramlar da mesajınızın daha güçlü ve akılda kalıcı olmasını sağlar.
Spor koçlarında sıkça gördüğümüz “Formdan Önce / Formdan Sonra” karşılaştırmaları da tam olarak bunu sağlar. Niş kitleye, direkt göze ve sürüngen beyine hitap edecek şekilde mesaj vermek, onu elde etme isteğini açığa çıkartır ve hemen o konuda aksiyon almak ister. Bu yüzden de birçoğumuz çoğu şeye ilgi duyup, başlayıp, yarıda bırakırız.
Güçlü Görseller Kullanın
Görseller, sürüngen beynin en hızlı algıladığı ve en çok etkilendiği unsurlardan biridir. Güçlü ve etkileyici görseller kullanmak, mesajınızın akılda kalıcılığını artırır. Bu nedenle, pazarlama kampanyalarınızda dikkat çekici ve anlamlı görseller kullanmaya özen gösterin.
Örneğin, bir sağlık ürününü pazarlarken, ürünü kullanan mutlu ve sağlıklı insanların görsellerini kullanmak, sürüngen beynin ürüne karşı olumlu bir tepki vermesini sağlar. Aynı şekilde, bir tehlike veya tehdit durumunu vurgulayan görseller de sürüngen beynin dikkatini çeker ve hızlı bir şekilde tepki vermesini sağlar.
Güven Verin
Sürüngen beyin, tehlikelerden kaçınma ve güvenliğe yönelme eğilimindedir. Bu nedenle, pazarlama mesajlarınızda güven duygusunu vurgulamak, hedef kitlenizin karar verme sürecini olumlu yönde etkiler. Ürününüzün güvenilir olduğunu ve kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayacağını açıkça söylemekten çekinmeyin.
Örneğin, kullanıcı yorumları ve referansları, sürüngen beynin güven duygusunu tetikleyen önemli unsurlardır. “Kullanıcılarımızın %95’i memnun kaldı” gibi istatistikler ve gerçek kullanıcı yorumları, potansiyel müşterilerin güvenini kazanmanıza yardımcı olur.
Aciliyet Hissi Yaratın
Sürüngen beyin, aciliyet hissi yaratan mesajlara hızlı bir şekilde tepki verir. Pazarlama kampanyalarınızda sınırlı süreli teklifler ve stokta azalan ürünler gibi unsurları vurgulamak, hedef kitlenizin hızlı karar vermesini sağlar.
Örneğin, “Sadece Bugün Geçerli!”, “Son 10 Ürün!”, “528 kullanıcının sepetinde” gibi ifadeler, potansiyel müşterilerin ürünü hemen satın alma ihtimalini artırır. Bu tür aciliyet hissi yaratan mesajlar, sürüngen beynin hayatta kalma içgüdüsünü tetikler ve hızlı bir şekilde harekete geçmesine neden olur.
Sonuç olarak, pazarlama stratejilerinizi sürüngen beyni hedef alacak şekilde oluşturmak, markanızın global ölçekte daha etkili bir iletişim kurmasını sağlar. Net, doğrudan ve anlaşılır mesajlar vermek, zıtlıkları kullanmak, güçlü görsellerle desteklemek, güven duygusunu vurgulamak ve aciliyet hissi yaratmak, pazarlama kampanyalarınızın başarısını artırmanın anahtarıdır. Unutmayın, evrimsel olarak milyonlarca yıl boyunca gelişen sürüngen beyin, bugün de karar verme süreçlerimizin temelini oluşturur. Bu bilinçle hareket etmek, her konuda markayı ileri taşıyacaktır.
Okumaya Devam Edin